Burhanettin Bulut: “Demokrasi, Basın Susturularak Korunamaz”

19.12.2025

Burhanettin Bulut,CHP,TBMM Genel Kurulu,2026 Bütçe Görüşmeleri,Tele1,Merdan Yanardağ,Kayyum,Basın Özgürlüğü,Yargı,Demokrasi,Haber Alma Hakkı,Medya,Son Dakika

“HUKUK DEVLETİ KEYFİ KAYYIM REJİMİYLE İNŞA EDİLEMEZ”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, kara para aklama iddialarıyla medya kuruluşlarına yönelik el koyma ve kayyım atama uygulamalarının siyasi, hukuki ve demokratik sonuçlarının araştırılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi. Bulut, “Demokrasi, basın susturularak korunamaz; hukuk devleti ise keyfi kayyım rejimiyle inşa edilemez. Meclis’in görevi, yürütmenin medya üzerindeki bu açık tahakküm girişimini görmezden gelmek değil, aksine tüm boyutlarıyla ortaya koymaktır” dedi.

CHP Medya ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, ülkemizde 4. kuvvet olarak nitelenen basının, uzun süredir siyasal iktidarın ağır ve sistematik kuşatması altında olduğunu belirterek, özellikle özgür medyaya ve gazetecilere yönelik uygulamaların bir baskı rejimine dönüştüğüne işaret etti. Gazetecilerin soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalarla susturulduğuna; medya kuruluşlarının ekranlarının karartıldığına, ilan ambargoları ve RTÜK cezalarıyla çok sesliliğin boğulduğuna, kayyım tehdidiyle medya kuruluşlarının iktidara biat etmeye zorlandığına dikkat çeken Bulut, “Haber yapmanın suç, eleştirinin terör faaliyeti, kamu yararını gözetmenin “devlet aleyhine faaliyet” olarak yaftalandığı bu iklimde, basın özgürlüğünden söz etmek artık mümkün değildir. Bu durum yalnızca gazetecilerin değil, halkın haber alma hakkının da açıkça gasp edilmesi anlamına gelmektedir” dedi.

“MEDYA KURULUŞLARI KAMULAŞTIRILIYOR”

Son dönemde yürütülen soruşturmaların; medya kuruluşlarının kara para aklama operasyonları için hedef seçildiğine işaret ettiğini kaydeden Bulut, şöyle devam etti:

“Kara para aklama iddiaları gerekçe gösterilerek, aralarında Gain Medya, Flash Haber, Ekotürk, Habertürk, Show TV ve Bloomberg HT’nin de bulunduğu çok sayıda büyük medya kuruluşu Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilmiş ve bu kuruluşlara kayyım atanmıştır. TMSF’nin kontrolüne geçen medya kuruluşları dolayısıyla da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yürütme organı fiilen ülkenin en büyük medya patronu hâline gelmiştir.

Medya kuruluşlarının kara para operasyonlarının odağı haline gelmesinin de devlet kontrolündeki medya grubunun sürekli büyümesi de demokratik bir hukuk devletinde kabul edilmesi mümkün değildir. Kara para ile mücadele adı altında medya kuruluşlarının “kamulaştırılır” gibi yönetimlerinin ele geçirilmesi, basının siyasal iktidara teslim edilmesi anlamına gelmektedir. Basının kara paraya teslim olmuş görüntüsü demokrasimize, basın ve ifade özgürlüğüne geri dönülemez zararlar verecektir.”

“TBMM’NİN ÖNCELİKLİ GÖREVİ OLMALI”

Halkın haber alma hakkı ve basın özgürlüğüne ağır bir müdahale oluşturan sürecin, tüm yönleriyle araştırılmasının TBMM’nin öncelikli görevi olması gerektiğini belirten Bulut, “Bu kapsamda; medya kuruluşlarının el değiştirme süreçlerinde sorumluluğu bulunan kamu kurum ve kuruluşlarının inceleme ve denetim görevlerini sağlıklı şekilde yerine getirilip getirilmediği incelenmelidir. Ayrıca, basın medya kuruluşlarının el değiştirmesinde, devlet yönetiminde görevi bulunan kişilerin de etkili olduğu yönündeki iddiaların da yanıtlanması gereklidir. Anayasa’nın 26’ncı ve 28’inci maddeleri açıkça ifade ve basın özgürlüğünü güvence altına almasına rağmen, milyonlarca yurttaşın haber alma hakkı, yürütmenin keyfi tasarruflarıyla gasp edilmektedir. Yargı süreçlerinin şeffaflıktan uzak yürütülmesi, kayyım atamalarının siyasi talimatlarla gerçekleştirildiği yönündeki güçlü kanaati daha da pekiştirmektedir. Medya kuruluşlarına el koyma ve kayyım atama kararlarının hangi somut delillere ve hangi bağımsız yargı kararlarına dayandığının, TMSF’nin yayın politikalarına doğrudan ya da dolaylı biçimde müdahale edip etmediğinin, bu uygulamaların basın özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü ve halkın haber alma hakkını nasıl ve ne ölçüde ortadan kaldırdığının, kara para ile mücadele söyleminin, muhalif veya bağımsız medyayı susturmanın bir aracı olarak kullanılıp kullanılmadığının açığa çıkarılması zorunludur” dedi.

“BASIN EMEKÇİLERİNİN HAKLARI KORUNMALI”

TMSF'ye devredilen medya kuruluşlarında çok sayıda basın emekçisinin çalıştığını da kaydeden Bulut, bu basın emekçilerinin devir sonrası ekonomik ve sosyal haklarının korunmasının, çalışma koşullarının olası olumsuz durumlardan etkilenmemesinin sağlanmasının önemli olduğunu bildirdi. “Casusluk” iddiasıyla TELE 1'in TMSF’ye devri sonrasında görülen manzaranın, basın emekçileri yönünden olumsuz bir tabloya işaret ettiğini söyleyen Bulut, yine TMSF'nin devir sonrasında medya kuruluşlarının faaliyetlerini siyasi kaygılardan uzak, bağımsız ve çalışanlarının hak ve refahını önceleyen bir anlayışla yürütüp yürütülmediğinin incelenmesinin de yerinde olacağını belirtti.

“DEMOKRASİ, BASIN SUSTURULARAK KORUNAMAZ”

CHP’li Bulut, “Demokrasi, basın susturularak korunamaz; hukuk devleti ise keyfi kayyım rejimiyle inşa edilemez. Meclis’in görevi, yürütmenin medya üzerindeki bu açık tahakküm girişimini görmezden gelmek değil, aksine tüm boyutlarıyla ortaya koymaktır. Bu nedenlerle, medya kuruluşlarına yönelik el koyma ve kayyım atama uygulamalarının siyasi, hukuki ve demokratik sonuçlarının araştırılması amacıyla bir Meclis Araştırması açılmalıdır” ifadelerini kullandı.